24 Ekim 2010

Bilinç akışı

Bir süredir günler aynı.. Zaten fark yaratabileceğim alan iş sonrası eve gelmemle başlıyor, o zaman da enerji yokluğundan kaybediyorum. Spora başladım tekrar, bir ayın sonunda değerlendiricem performansımı. Yogaya da başlasam diyorum ama dersi veren elemanın çok fazla konuşması geriyor beni. Sanki adamın konuşacak kimsesi yok, yoga yaparken kafa dinlemek isteyen bize döküyor içini. Bu haftayı da pas geçiyorum bu kararı vermek için. Atkımı çıkardım, benim için kış geldi artık. Eldivenlerim için hala direniyorum, ellerim kuruluktan çatlayana kadar direnişim devam edecek. Değişiklik olsun diye bu hafta Delft'e gittim, kardeşimin evinde kaldım ilk defa. Risk oynadık, feci tokatlandım. Evde kombim arızalanıyor bir süredir. Ev sahibi üç defa tamirci getirdi, bir türlü düzelmedi. Şimdi evin ısınmasında sorun yok gibi ama sıcak su yerine ılık suyum var. Kasım ayına girerken  ve kapıda misafirlerim beklerken çok kritik bu durumlar. Umarım hallolacak. Bu hafta dört gün çalışacak olmanın dayanılmaz keyfi.. Bu şekilde kafamdan geçenleri herhangi bir mantık sırasına sokmadan yazınca, okumak ne kadar kolay acaba?

1 yorum: