Metallica, Soundgarden... - Werchter@Belgium - 28.05.2012 - 75 €
52.000 biletin satıldığı (sold-out) festival alanında sahnede Channel Zero var, gökyüzündeyse temmuz ayına ait bir güneş. Herkes bu güneşi iki gün sonra bulamayacağından emin olduğu için üstleri fora etmiş durumda (ertesi gün yağmura geri döndük zaten). Channel Zero'nun fon müziği eşliğinde çimenlere yayılıyoruz kardeşimle.
Sıra Mastodon'da. Benim bir türlü ısınamadığım, başkalarının ise metalin geleceği diye sunduğu gruba bir şans daha vermek için sahneye yaklaşıyoruz ve bu sefer ikimiz de etkileniyoruz. Çok kolay içine girilebilen bir müzik yapmıyorlar belki ama canlı performansları sonrasında eve gidip albümlere tekrar girişeceğimiz kesin. Gitaristlerinin neden TR bayrağı tişörtüyle sahneye çıktığı ise gizemini hala koruyor.
Soundgarden ile beraber kalabalık daha da artıyor. Aynı şekilde seyircilerin şarkılara katılımı da. Etrafta 40, hatta 50 yaşında insanları görüyoruz. Kimi yaşıtlarıyla grup olarak gelmiş, kimi çocuğunu kapıp getirmiş. Bir on-yirmi sene sonra ben de bu heyecanımı kaybetmem umarım. Soundgarden ekibinden de hiç kimse kaybetmemiş zaten. Seneler sonra tekrar birlikte sahnede olmanın heyecanını ekibin yüzlerinden okunuyor rahatça.
Dört sene sonra tekrar Metallica, hem de bu sefer Black Album şerefine. Ecstasy of Gold'un başlaması ile beraber bütün gözler sahnede. James Hetfield, 50'ye yaklaşmış yaşıyla bütün sahneye ve 52.000 seyirciye hakim tek başına. Gruptaki herkes sahnede olmaktan memnun. Klasikler ile başlayan konser Black Album'ün tamamının tersten çalınması ile devam ediyor. Bu sırada, 7-8 yaşındaki Metallica tişörtlü çocuklar, babalarının omzunda devil horn yapıyorlar. Bir metal grubunda pek rastlanmayan ışık, lazer, havai fişek şöleniyle seyircinin çığlıkları daha da artıyor. Biste çalınan 3 şarkı ile 2 saatten uzun süren konser sona eriyor. Hepimizin yüzü gülüyor.
Park alanından ve kasabadan çıkışımızın neredeyse iki buçuk saat sürmesi de bu gülücükleri pek solduramıyor ama asabımız bozulmaya başlıyor. Üstüne bir de iki buçuk saatlik araba yolculuğunu da koyunca eve 4:30'da varıp doğrudan bayılıyoruz. İkimiz de pişman değiliz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder