24 Mart 2011

Ne diyecekler?


İnsanlar ne zaman patlayacak diye merak ediyorum. İlhan Selçuk sabaha karşı gözaltına alındığında "Yok artık" dediler, Türkan Saylan'ın evi basıldığında "Bu kadarı fazla" dediler, Soner Yalçın tutuklandığında "Basın özgürlüğüne darbe" dediler, Nedim Şener gözaltına alındığında "Kaygıyla izliyoruz" dediler. Basılmamış bir kitabı ortadan kaldırmaya çalıştıklarında ne diyecekler, merak ediyorum.

Türkiye'nin umudu gençlerin ne diyeceği belli. Facebook'ta muhalif haberlerin linklerini paylaşıyorlar, Taksim'de AKP'ye içiyorum event'ine katıldıklarını belirtiyorlar, bütün arkadaşlarına iktidara ne kadar da karşı olduklarını internet üzerinde gösteriyorlar. E, daha ne yapsınlar. Çoğunluğumuzun protesto kabiliyeti bununla sınırlı artık, kabul etmekten başka çare yok.

Peki, Yetmez Ama Evet'çiler ne diyecek? Ne olur, daha fazla bir şey demesinler.

Ben ne mi diyorum? Haberleri okurken kendi kendime "ulan eşşeğin siki artık" diyorum. Ahmet Şık ve Ertuğrul Mavioğlu'nun yazdığı "Ergenekonu Anlama Kılavuzu"nu ısmarlıyorum. Bu adamların ne peşinde olduklarını iyice anlayabileyim istiyorum. Ortadan kaldırmaya çalıştıkları kitabın bir kopyasının internete düşmesini istiyorum, hiç kaybolmayacak şekilde bilgi havuzunun bir parçası olmasını umuyorum.

İmam'ın Ordusu'nun peşinde Radikal'in basıldığı haberinin altındaki bir yorumda, arjink nickli kullanıcı soruyor: "12 Eylül'de kitaplarımı yakarken 4 yaşındaki oğluma 'İyi bak, bunu yapan faşizmdir' demiştim. Bugün torunuma 'Kızım, okumak istediğim kitap basılmadan bilgisayardan silindi' dedim. Sizce oğlum mu daha şanssız, torunum mu?" Ne cevap verirdiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder