24 Ocak 2011

Gazoz



Gazoz'u çok özlüyorum. İstanbuldayken de son iki sene bir tek haftasonları görüyordum aslında ama arayı çabuk kapatabiliyorduk. Ben onu iki defa öpünce, o bi defa kulağımı yalayınca, kahvaltı ederken ekmeği paylaşınca hiç ayrılmamış gibi oluyorduk. Buradayken araya aylar giriyor ama eve her girişimde 2 saniyelik bir gecikmeyle kim olduğumu hatırlıyor ve sanki onu hiç bırakmamışım gibi oyuna kaldığı yerden devam ediyor.

Burada ara sıra müdürüm köpeğini bana bırakıyor. Bal adında bir kız, o da golden retriever. Bazı bazı gaza geliyorum bir köpeğim olsa ne güzel olur diye ama hemen bastırıyorum bu heyecanı. Hayatını bir köpekle paylaşmanın zorluğunu, eski bir köpek sahibinden daha iyi kim bilebilir ki? Arada bir haftasonu kaçamaklarıyla gideriyorum hevesimi.

Hatchiko'nun hikayesini öğrendikten sonra köpeklere olan hayranlığım bir kat daha arttı. Kelimelerle ifade edilemeyecek varlıklar. Onlar için en çok kullanılan sadık kelimesi bile, Hatchiko'nun hikayesinden sonra içi boş, anlamsız kalıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder