9 Nisan 2010

lensleri çıkarma vakti

Geri geldiğimden beri bir yorgunluk, bir ağırlık üzerimde. Saat 11 oldu mu, gözler kapanmaya başlıyor. İstanbul'daki koşturmacanın acısı çıkıyor sanırım. Öğlenleri uyuyabilenleri çok kıskanırım, benim bir türlü beceremediğim bir şey. Ancak çok uykusuz ya da sarhoş olacam ki içim geçecek. İstanbul'da bulunduğum dört günde üç defa öğle uykusuna yattım, ikisi aynı gün içinde. Dönüşte sabah altıdaki uçuşumda da, uçağın kalktığını dahi farketmedim. Uykuya hasret kalmak böyle bişiymiş. Bir daha böyle kısa süreli gelmeyi düşünmüyorum artık. Ben sürekli bir yerlere yetişmekten sefil oluyorum, görüştüklerim de onlara yeterli zaman ayırmadığıma bozuluyorlar. Bilmiyorlar ki hayatımın en planlı dört gününü yaşadım. Ama sonuçta ne bana, ne de başkalarına yetmeyen bir dört gün. Haziran'da bir haftalığına geliyorum, herkes kendini hazırlasın.

1 yorum:

  1. Ayni sorunu Ilgaz da yasamisti,herkesle gorusememis,gorusebildiklerine istedikleri kadar zaman ayiramamisti,herkes sikayetciydi (yildonumu yemegimizi bile yemeden birileriyle bulustuk desek anlarsin) ve o 2 hafta gelmisti,yani pek zamanla alakali bir sey degil,yurtdisindan gelen herkes sanirim az-cok ayni sorunu yasiyor.

    Bu arada ben de oglen uyuyamam :)))

    YanıtlaSil