Buraya geldiğimden beri sabahları kalkamıyorum. Her sabah karanlıkta kalkmaya alışamadım hala, hava sekiz buçukta ancak aydınlanmaya başlıyor. Kendimi yataktan kazımam gerekiyor resmen. Artık yataktan çıkar çıkmaz televizyona yöneliyorum, eve bir ses getirmek için. Bu yüzden, bu cumanın tatil olması muhteşem bir hediye... Saat 10’a kadar yatakta kaldıktan sonra günün geri kalanı da pijamalar içinde geçti. Önce çamaşırlar yıkandı, arada the office ve flashforward patladı. Bulaşık makinesini boşalttıktan sonra kaloriferin yanında Murat Gülsoy’un “602.Gece”sine gereken ilgi gösterildi. Sonra biraz film, biraz daha dizi, biraz yemek, bolca kahve... Evimi seviyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder