4 Ekim 2011

Geçmiş olsun Antuan



Sosyal sorumluluk konusunda bir şey yapacak olsam (neden yapmadığım ayrı bir problem kendi içinde; bahanelere sığınmadan, ufaktan pas geçiyorum bu konuyu şimdilik) insan odaklı bir proje yerine hayvanlara yönelik bir çalışmanın içinde olmayı tercih ederim. Tartışmasız bir şekilde insanoğlundan daha masum, daha korumasız oldukları bir gerçek. İnsanoğlundan bahsedince işin içine çocuklar da giriyor aslında ama onların da büyünce bize benzeyeceklerine dair çok güçlü bir teorim var.

Benzer haberlerin sadece bir tanesi belki ama bu, diğer haberler gibi okuyup geçmemiz için bir neden değil. Yunanistan'daki sokak gösterilerinin maskotu, protestocuların yoldaşı, sistemin can düşmanı Antuan'a yapılanlar insanların ne kadar insan, hayvanların ise ne kadar korumasız olduklarını gösteriyor. Politik görüşünden ötürü bir köpeği cezalandırmak, sadece insana özgü bir davranış heralde.

Wer, Wie, Was


Yıllar, yıllar sonra tekrar Hausaufgabe yapmaya başladım. Gerçi sonunda bir "sınav yazmayacağım" ancak gene de konuşmaya çabalarken heyecanlanıyor insan. Dün itibariyle Goethe'deki almanca kursumun ikinci haftasını geride bıraktım. İlk izlenim: almancam sıçmış. Hiç bir zaman zaten çok parlak durumda değildi ama Erörterung yazmış bir bünyeden daha fazlasını bekliyor insan. Gene de umutluyum; 2-3 kelimelik cümlelerle başlayıp Nebensatz'lara kadar uzanmayı umuyorum bu 14 haftanın sonunda.

Tabi ki kurstakilerin ben dahil 2 kişi dışındaki hepsi dutch. Doğal olarak adamlar dutch konuşabildiğimi düşünüyorlar. Bilmediğimi söyleyince önce "dutch bilmiyosan almanca senin neyine" şeklinde bir bakış atıp, "demek işte ihtiyaç duyuyorsun" ile sohbete devam etmek istiyorlar. Ancak gene elleri boş dönünce "ne sikime burdasın o zaman" noktasına varıyoruz hep beraber. Dünyanın en çakma ve kaba dilini konuşuyosanız benim suçum ne!!