18 Kasım 2010

üçüncü ve sonuncu kez


Artık oturduğum mahalleden mi, yoksa tipimden mi (umarım mahalledendir) bilmiyorum, bugün üçüncü defa benden para isteyen biriyle muhatap oldum. Dilenci demeye de pek dilim varmıyor çünkü her birinin (görünüşte) kendine has bir hikayesi var ve amaçları doğrultusunda paraya ihtiyaç duyduklarını anlatıyorlar. Dutch bilmiyorum demek de bir çözüm olmuyor çünkü hemen ingilizceye dönüyorlar. İlk denk geldiğim herif 30'lu yaşlarında, elleri yara bere içinde biriydi. Junkie olmadığından şehirde evsizlere barınak sağlayan hiç bir yerin kendisini kabul etmediğinden, önceki gün yağan yağmurda donuna kadar ıslandığından, iki gün sonra Fransa'ya üzüm bağlarında çalışmaya gideceğinden vs bahsetti ve kalacak bir yer için varsa bozuk para istedi. Bozuk param olmadığını ama marketten yeni aldığım ekmeğimi verebileceğimi söyleyince, aç olmadığını ama içecek bir şeye hayır demeyeceğini söyledi, ben de yarım litre sütümü kendisine emanet ettim. İkinci rastladığım karakterin ingilizcesi rezalet olduğu için bisikletle Almanya'ya gitmeye çalıştığını, yolda bir konsere uğrayacağını, seyahatine katkıda bulunursam çok sevineceğini çıkarabildim sadece. Bugün karşılaştığım kişi ise bir bayan, kendisi bisikletiyle istasyona giderken mavi cüzdanını yolda düşürmüş, trene binebilmek için 13 euro'ya ihtiyacı varmış, ancak düşen cüzdanından kurtarabildiği sadece 7 euro imiş. Yerse...

1 yorum:

  1. Ben bi tek ilk elemana inandım kanka.. özellikle kadın olan ölümüne yalan belli ki. Sen de sütünü emanet ettiğine göre sadece ilkine inanmışsın..

    YanıtlaSil